KEÇİ SÜTÜ MÜ, İNEK SÜTÜ MÜ?

Uzmanlar keçi sütünü yere göğe sığdıramıyor. Öyle ki keçi sütü, anne sütüne en yakın süt olarak nitelendiriliyor.

Sindirim sisteminde oluşturduğu avantajlar, içerdiği vitamin ve mineral içeriği sebebiyle anne sütüne en yakın süt, keçi sütü.

Özellikle Kadınlara Tavsiye Ediliyor Kadınlarda özellikle belirli bir yaştan sonra kemik erimesi görülebiliyor.

Dolayısıyla kalsiyum ihtiyaçları artıyor. Keçi sütünde kalsiyum oranı inek sütüne göre daha yüksek olduğu için keçi sütünü daha sıklıkla tercih etmeleri tavsiye ediliyor.

Gıda uzmanları da keçi sütünün sindiriminin, kısa zincirli yağ asitlerinin çok olması sebebiyle inek sütüne göre daha kolay olduğunu söylüyor.

Keçi sütünde A vitamini içeriği daha yüksek, minerallerden de özellikle Fosfor, Kalsiyum inek sütüne göre daha zengin.

KEÇİ SÜTÜ BİLEŞİMİ

Keçi sütü alkali yapıya sahiptir. Keçi sütü düşük kolesterol ve yüksek kalsiyum, fosfor ve vitamin A içerir. Keçi sütü doğal homojenleştirici ve çok kaolayca sindirilebilir. Yağ kürecikleri küçük ve inek sütündeki gibi topak oluşturmaz. Keçi sütü 20 dakikadan daha az bir sürede sindirilir. İnek sütünün sindirimi hemen hemen bir gün sürebilir. Keçi sütü besin  elementlerinin zenginliği açısından annesütüne en  yakın süttür.Bu sebeple bebek maması için ideal  bir  kaynaktır.

Keçi Sütü Ürünlerinin Faydaları  uzmanlar tarafından her mecraada dile getirilmeye başlanmıştır.Doğal olarak homojenizedir.Sağıldıktan sonra ısıtılmadan tüketilebilir. Hatta aynı şekilde bebeklere içirilebilmektedir.

*Kalsiyum açısından zengin bir besin kaynağı olan keçi sütünün yağı, organizmada iltihaplanmayı önleyici olduğu saptanan yağ asitlerini içermektedir.

*Keçi sütünün yağ molekülleri daha ufak ve proteinin oluşturduğu pıhtı daha yumuşak olduğu için sindirimi inek sütünden daha kolaydır. Mide asitlerini dengelemektedir ve bağırsakları korumaktadır.  Keçi sütünün mide ülserlerinin tedavisinde daha etkili olduğu bildirilmektedir. Beyaz Rusya’da yapılan başka bir çalışmada ise, keçi sütünün enfarktüs ve kanser gibi hastalıkların tedavisinde kullanılabileceği de belirtilmektedir. Keçi sütü inek sütüne göre daha düşük düzeyde sodyum daha yüksek miktarda potasyum ve magnezyum içerdiğinden kan basıncını daha olumlu düzeyde etklileme özelliğine sahip olacağı düşünülmektedir; bu da yüksek tansiyon hastaları için önemli olacaktır.

*Keçi sütünde yüksek oranda fosfor olduğundan çok fazla et ve balık yemeyen ya da yiyemeyenler fosfor ihtiyacını keçi sütüyle giderilebilir.

* Bebeklerde hazmı kolaylaştırır, yetişkinlerde ise ketozis (kandaki glikozun düşmesiyle oluşan hastalık) ve karaciğer hastalıklarına iyi gelmektedir.

*Keçi sütü içen insanlar inek sütü içenlere göre daha az balgam üretmektedirler. Bu da solunum şikayetlerinin azalmasını sağlamaktadır.

*Stres-gerginlik, sinirsel nedenlerle hazımsızlık ve kabızlık durumlarında yaşanan sorunlara iyi gelmektedir. Yüksek B1, B2 vitamini içermektedir.

*Batılı doktorların raporlarına göre; astım, alerji, sindirim sistemi rahatsızlıkları, hazım sorunları, bazı cilt hastalıkları, bebek egzamaları, varisle ilgili rahatsızlıklar, tanımlanamamış virütik apseler, iştahsızlıkla beraber geceleri gelen öksürük nöbetleri gibi çok çeşitli şikayetlerle gelen birçok hastalığın tedavisi, ilaçlarla başarılamamış fakat keçi sütü ve ürün kürleri uygulandığında başarılı olmuştur.

*Keçi sütünün bileşiminde yüksek oranda L-glutamin amino asidinin bulunması nedeni ile yorgunluk, baş ağrısı, kas ağrıları, aşırı kilo  gibi çok sayıda rahatsızlığın tedavisinde kullanıldığı bildirilmektedir.

* Bakteri miktarı diğer hayvanların sütünden daha azdır.

*Diş ve kemik gelişimi için iyi bir kalsiyum kaynağıdır.

*Yapılan bir çalışmada, keçi sütü ile beslenen çocuklar inek sütü ile beslenenlere göre daha fazla ağırlık, boy, iskelet mineralizasyonu ve kan serum içerikleri vitamin A, kalsiyum, tiamin,riboflavin, niacin ve hemeoglobin kazanmışlardır.

*16. yüzyılda 1. François rahatsızlanmış ve hastalığına hiç kimse çare bulamamış, O dönemde Kanuni Sultan Süleyman’dan yardım istemişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman kendi doktorunu ve yanında keçisini göndermiş ve Keçi sütünü ve yoğurdunu her gün içen François bir süre sonra eski sağlığına kavuşmuştur ve Fransa’da yoğurt, ilaç niyetine kullanılmaya başlanmıştır.

*Beyaz peynir çok fazla gözenekli ise almadan önce bir kez daha düşünün. Gözeneklerin fazlalığı, asitli süt kullanıldığını gösterir.

*Tereyağını çırpma aletiyle çırparsanız margerinden daha çok köpürür.Böylece pasta ve tatlılarınız daha yumuşak ve lezzetli olur.

*Tadıldığında çok fazla ekşilik veren beyaz peynirden kaçının. Ancak ekşi oranı çok az olan peynirde yoğurt kültürünün kullanılmış olabileceği aklınızda olsun.

*Tereyağını yemeklere servisten önce eklemeniz besin değerini korumasına ve daha lezzetli olmasına neden olur.

*Taze kaşar peyniri açık sarı renkte, homojen yapıda, süt kokulu, kolay dilimlenebilir ve az tuzlu olur.

*Tereyağının tadının değişmemesi için buzlukta muhafaza edilmesi daha doğrudur.Donan tereyağından kullanmak istediğiniz miktarı patates soyacağıyla rahatlıkla alabilirsiniz.

*Dil peyniri az tuzlu olmalı ve lif lif ayrılabilmelidir.

* Kek için bir fincan yoğurda bir küçük çay kaşığı kabartma tozu eklerseniz, yoğurdun içindeki asit, undaki proteinle birleşir, yumuşak ve ince dokulu bir kek elde edersiniz.

*Peynir, ışıksız ortamda (buzdolabında, sebzelik gözünde) saklanmalıdır.

*Peynir hemen tüketilmeyecekse, kendi ambalajında saklanmalıdır. Ambalajı açıldıktan sonra ise mutlaka saklama kabında veya ambalaj malzemelerine sararak korunmalıdır. Aksi takdirde peynir nemini kaybeder, aroması ve lezzeti azalır.

*Beyaz peynir; ambalajı açıldıktan sonra, içme suyuna, yumurta yüzecek kadar tuz eklenerek hazırlanan sıvıda saklanabilir. Böylece peynirin olgunlaşma süreci de devam eder.

*Tereyağı diğer gıdaların kokusunu aldığı için kokulu gıdaların yanında saklanmamalıdır.

*Peynir dilimlere ayrılmadan saklanmalıdır, böylece dış ortamla teması en aza indirilebilir.

*Kabuklu peynirler (eski kaşar gibi), kabuğu temizlenmeden saklanmalı, temizleme işlemi peyniri tüketmeden hemen önce yapılmalıdır. Krem peynirler mutlaka kendi ambalajının içinde ve kapağı kapalı olarak saklanmalıdır.

*Kızartma peynirler tüketilmeden önce 4-5 saat suda bekletilerek tuzu alınmalıdır.

*Beyaz peynir dışındaki peynirler yıkanmaz, su ile temas peynirin lezzet ve aromasının kaybolmasına yol açar.
Beyaz peynirleri keserken, bıçağı ıslatmak peynirin düzgün kesilmesine yardımcı olur.

*Beyaz peynir ambalajına fazla su salmışsa bu peynirin yeterince bekletilmediğini gösterir.

ts.

Keçi insanlar tarafından  İran dağlarında 11.000 yıl önce evcilleştirilen ilk hayvanlar arasında yer almaktadır. Keçiler para olmadan önce değerli olması nedeniyle gümüş ile eş ticari değere sahiptiler.  Keçi sütü tarihi oldukça eski olup birçok eserde keçi sütü ve peyniriyle ilgili bilgiye rastlanmıştır,eski Yunanlılar ve Romalılar tarafından  yaygın olarak tüketiği, Keçi sütünden peynir  yapımına 2.500  yıl önce  başlandığına dair bilgiler vardır. Arabistan ‘da keçi sütünden üretilen ve KİSHSK adı verilen keçi peynirinin dünyanın ilk peyniri olduğu bilinmektedir. Homeros, Odysseia destanında keçiler ve koyunlardan ekşi peynir yapıldığına, Hipokrat’ın(MÖ 460) eserlerinde, keçi sütünden yapılmış bir peynir çeşidinden bahsedildiğine, Aristo’nun(MÖ 383) kısrak ve eşek sütü katılarak yapılmış Frigya peynirinden söz ettiğine, Xenophon (MÖ 349-249), Peloponez’in Achaia bölgesinde yüz yıllardan beri bilinen keçi sütünden yapılmış bir peynir çeşidini anlattığına dair bilgiler vardır.İnsanlığın tarıma geçişiyle başlayan ve günümüze kadar devam eden keçi yetiştiriciliği, yüzyılın başında batıda  sanayileşmeyle birlikte  öneminde düşüş olsada,günümüzde faydaları anlaşıldıkça keçicilik sektörüne ve ürünlerine  yönelmede  artış olmuştur.